|
|
 |
UZAKLARDAN İZLENİMLER !
“İnsanlar, amaçlarına ulaşmak için gerekli kaynaklara sahiptirler.Her zaman bir seçenek daha vardır.Hayalleri olanlar asla ihtiyarlamazlar.Zafer de, ilk adımla başlar.” diyor, ünlü NLP uzmanı Oğuz SAYGIN.
Hindistan’ın bağımsızlığını sağlayan meşhur lideri Mahatma Gandi de: “Ortalama bir insan olmaktan öte bir iddiam yok.Benim harcadığım çabayı harcayan,beslediğim umudu besleyen ve gösterdiğim inancı gösteren her insanın,aynı başarıyı elde edeceğinden en ufak bir kuşkum yok.”demiştir.
Bu, çok önemli olduğuna inandığım iki alıntı yazıyla başlamak istedim izlenimlerime:
Başarılı İnsanlar,mazeretlere sığınmanın ve bahaneler üretmenin sorumluluktan kaçmak olduğunu iyi bilirler.Tekerlekli sandalyelerde,hapishanelerde,savaş alanlarında, bin bir türlü zorluklar altında sürdürülmüş hayatlar ve o şartlar içerisinde bile meydana getirilmiş meşhur eserlerin varlığı bile bizlere, kalıcı eserler bırakmanın ve yaşam mücadelesinde, ayakta dik kalabilmenin ne denli zor olduğunu göstermesi açısından oldukça manidardır.Bu da;hayatın, birilerimizin zannettiği kadar “toz-pembe”olmadığının bir göstergesidir.
İnsanoğlunun,”Başaramam” kelimesini Literatüründen Müebbeden silip-atması, her türlü
karamsarlıktan ve felaket tellallarından uzaklaşması hayati bir öneme sahiptir.Aksi taktirde, bizleri de karanlık,dibi görünmeyen deryalarda boğmaya çalışırlar ve ümitsizliğe sevkederek
yapacağımız işlere engel olurlar. [Hayata Karamsar Yaklaşanlardan Uzak Durmalıyız.!] Toprak altındaki defineler bulunup-ortaya çıkarıldığı zaman bir anlam ifade eder.Aşık Veysel,kendi halince saz çalıp-türkü söylerken,Ahmet Kutsi Tecer tarafından keşfedilerek tanıtılmış ve ortaya Veysel gibi Büyük bir Ozan çıkmıştır.Zorlukları yenmedeki tükenmek bilmeyen azim ve gayreti de, dillere destandır. [Aşık Veysel’imizle Gurur Duyuyoruz.!]
Tembel insanlar; zor işlere değil, kolay ve geliri de nisbeten yüksek işlere meylederler.Bilinmelidir ki, zor işler daha kalıcı;kolayları ise, sabun köpüğü gibi,gelip-geçicidirler…Ord.Prof.Dr.Ali Fuat Başgil,Fransa’daki talebeliği sırasında nice zorlukları yenmesini bilmiş ve 3 Fakülte, 1 Yüksekokul Diploması, bir de Hukuk Doktoru ünvanıyla Memleketimize dönmüştür.Üniversite Hocalığı,Senatörlük,Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı Adaylığı…[Nice Zorlu Süreçlerden Geçmiştir.!].Ruhu şad olsun…!
En fakir Anadolu İnsanının/Çocuklarının bile, çalışkan ve amaçlı(Hedefli) olmaları durumunda, neleri yapabileceğini göstermesi açısından oldukça önemlidir, bu örnek.!
Bizleri Bekleyen Çok Önemli Görevler Vardır:
-Herhangi bir zorlukla karşı karşıya kaldığımız zaman, yılgınlık-yorgunluk göstermemeli ve aksine,Zorluğun üstüne üstüne gitmeli ve yenmeliyiz onu imkanlar çerçevesinde.!
-Memleketimize layık insanlar olmalıyız, leke getirmemeliyiz asla ona.!
-Doğduğumuz toprakların kıymetini bilmeliyiz.Tarihini araştırmalıyız.Fatih Sultan Mehmet gibi bir Gönül Padişahı’nın, Trabzon’un fethine giderken,İlçemizden de geçtiğini bilmeliyiz,
hatırlamalıyız ve sıradan topraklar olmadığını kavramalıyız.!
-Kolayca,yeteri kadar emek sarfedilmeden elde ettiğimiz şeylerin, süratlice elimizden çıkabileceğini de, bir an olsun U-N-U-T-M-A-M-A-L-I-Y-I-Z .! Genel bir kaidedir, bu.!
-İçeceğimiz suyu kendimiz alabilmeli,ayakkabılarımızı kendimiz boyayabilmeli ve evimizin içini-dışını,sokağımızı süpürebilmeliyiz.Bunları,hep başkalarından beklemek tembelliğin dikalasıdır ve maskelenmiş şeklidir, diye düşünüyorum acizane.!-Çalışan demirin ışıldayacağını, atıl durumda olanın ise; korozyona ve oksitlenmeye maruz kalarak, zamanla eriyip-kaybolacağını bilmeliyiz.!-Başkalarından gelebilecek yardımın sınırlı olabileceğini, bir gün gelip-kesilebileceğini ve kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorunda kalabileceğimizi hatırdan çıkarmamalıyız.!
[Atalarımız:”Elden gelen, öyün olmaz; O da, vaktinde bulunmaz.”] demişlerdir.
-Şu anda içerisinde bulunduğumuz konumda yapmamız gerekirken,yapmadıklarımız var mı?
acaba diye de düşünmeliyiz; şayet var diyorsak,onları da yapsaydık şimdi nerelerde ve hangi durumlarda olurduk diye geçirmeliyiz aklımızdan.!
-Huzur istiyorsak; onun, bize kendiliğinden gelmeyeceğini; bizim, onu aramamız gerektiğini ve maddeden çok “Manada”aramamızın zaruri olduğunun idrakine varmalıyız.!
-Bu maddelere herkes kendince,birtakım eklemelerde bulunabilir.Ancak; önemli olan, maddeleri çoğaltmak değil, basit manası içinde bile olsa, tatbik etme gayreti içerisinde olmalı
ve bunların bilincine kavuşarak, hayat kalitemizi “Din ve Dünya” adına artırmalıyız…! Teknolojik Gelişmeler Sayesinde, adeta küçük bir köye dönen; Güneş Sistemi içerisinde küçücük bir gezegen olan global yaşlı dünyamızın yadsınamaz bir gerçeği ve de Kaderimizin bir cilvesi olarak, çok değişik amaçlarla; çoğu kez de rızık, iş ve eğitim gibi alanlarda daha iyi imkanları/fırsatları yakalayabilmek için, Ülkemizin ve Dünyamızın sathına çil yavrusu gibi dağılmış olan pek çok Hemşehrimizin var olduğunu yakinen biliyoruz. Bendeniz de dahil olmak üzere, Ecdat Topraklarımıza “Sılay-ı Rahim İçin”geldiğimizde, içlerinden çıktığımız o saf, arı, duru, masumane ve adeta boyunları bükük, omuzları çökük, ama inadına onurlu ve haysiyetli”Anadolu İnsanımızı” burunlamamalı, hor ve hakir görmemeliyiz. Aslımızı ve neslimizi inkar eden “Haramzade” pozisyonuna düşmemeliyiz.!
İnsanımıza ve Esnaf kardeşlerimize önyargıyla ve tepeden bakmamalıyız.Onların, bizlere hizmet etmekten şeref duyan fedakar kişiler olduğunu unutmayalım.! Ön yargılarımızdan sıyrılmalı,”İnsan, insanın kurdudur” safsatasından ve paranoyasından uzaklaşmalıyız.İyiniyet ve doğruluğun asıl olduğunu, kötüniyetli kişilerin ve yanlışlıkların ise istisnai olduğunu yakinen bilinmeli ve genellenemeyecekleri hatırımızdan çıkarılmamalıdır.Ancak; bu durum, dikkatli olmaya,tedbirli davranmaya ve feraset işletmemize mani de değildir.[Akıllı ol]! Hayatlarını Ecdat Topraklarımızda devam ettirmek zorunda olanlarımıza da,bölgelerinde yaşayan tecrübeli insanlarımızın sonsuz deneyimlerinden yararlanmaları çok yerinde bir davranış olur diye düşünüyorum.Tecrübe, zannedildiği gibi kolay kazanılan bir “OLGU” değildir. Aynı önerim, Biz Gurbetçileri de kapsıyor tabiî ki ! Bölgemizde insani ilişki ve diyaloglarımız hususunda, biraz daha sıcakkanlı olmaya şiddetle ihtiyaç vardır.Akraba olsun-olmasın fark etmez, özellikle büyüklerin her fırsat buldukça ziyaret edilmesi, gönüllerinin hoş tutularak hayır-dualarının alınması, büyük bir önem arzetmektedir. Tarihi bir Çınar gibi dimdik ayakta duran; O, yaşanmış tecrübelerle
yüklü, onur abidesi, elleri çoğunlukla nasırlaşmış büyüklerimizin, kendi nev’i şahıslarına münhasır ifadelerini de, hafızalarımızın “Uzun Süreli Bellek kısmına” kaydetmeli ve adeta kulaklarımıza küpe yapmalıyız diye düşünüyorum.Zira bu şahıslar, belki ciddi bir ilim sahibi değildir ama, “İrfan” sahibi oldukları kesindir.Acizane Bendeniz, böyle kişilerden iki tanesine, zamanında yakinen şahit oldum.İkisi de, Rahmet-i Rahman’a kavuştular.Aziz hatıralarına hürmeten,Müsaadenizle Sizlerle onlara ait
iki anekdotumu paylaşmak istiyorum:
1-Gölcük Köyü’müzün en misafirperver kişilerinden, Kara Mehmet lakabıyla ma’ruf olan
Merhum Mehmet KARAKUŞ, bilhassa Cuma Günleri,civar köylerden gelen misafir ve yolcu kişileri, Cuma Namazı sonrası yemeğe davet etmeyi alışkanlık haline getirmişti.Yemek sonrası, şimdi herkes işine-gücüne nere gidiyorsa-gitsin diyerek latifeyle karışık nüktedan
ifadelerle uğurlardı onları.İtiraf ediyorum ki, zaman zaman ben de o davet edilenler arasında yer alıyordum.Allah, mekanını Cennet eylesin…Ebeden Daima !!! 2-Bölgemizde oldukça tanınan Şahsiyetlerden olan, Merhum Kürt Güley’in İbraham’ın Karakum Deresinde bulunan su değirmenine acilen öğütülmek üzere,”Keletelik Buğday” götürürken,yol kenarında bulunan çalıların arasından hışırtıyla çıkan gök keçemenden ürken eşeğimizin semeri/palanı ters dönerek hayvanın karnının altına inmişti.Yuları ve Semerin kolan bağını güçl |
|
 |
|
|
|
www.tahsints.tr.gg
www.mehmetgurkan.tr.gg
www.1munite.tr.gg |
|
|
|
 |
|
|
|
|